Kendimde değilim. Bunu söyleyerek başlayayım.
Hala kitabın sarhoşluğunu yaşıyorum, ayılamadım. Açıklanamaz güzellikleri var bu kitabın. Anlatılamaz. Ben 'ona' bayıldım.
İşin tuhaf yanı, her şey. Bu kitap hakkında her şey tuhaf. Çok fazla beklentim olmadan başladım ama bence bu 'beklenti' meselesi değildi. Aradığım şeyi buldum.
Kötü bir karakterden kitap okudunuz mu daha önce? Demek istediğim, gerçekten kötü, şeytani birinden?
'Ölmek üzereyken hep su isterler. Tuhaftır beni susatan şeyse öldürmektir.'diyebilecek kadar kötü, 14 yaşında birinden?
İçindeki intikam ateşini 'Sevginin hüsrana uğrattığı yerde sizi nefret diri tutar.' diye açıklayan birinden?
Jorg o kadar mükemmel bir karakterdi ki diğer karakterlere dikkat etmeye zahmet bile duymadım. Jorg dışında en çok Nuban'ı sevdim.
Kitabın konusu:
Jorg Honorous Ancrath 9 yaşındayken, Renar Hanedanlığı'nın kralı Renar tarafından annesi ve kardeşi, kendisi ölümcül dikenler tarafından zapt edilirken, gözlerinin önünde öldürülür. Kendisi daha o yaşta büyüdüğü yeri terk ederek bilenmek üzere yollara düşer. 14 yaşına geldiğinde kendisine verdiği sözü tutmak için ve intikamını almak için doğduğu Ancrath'a geri döner. Ancak kendi öz babasının planları çok başkadır.
'Bence her gün ölüyoruz. Her şafakta yeniden doğuyoruz, birazcık değişerek, kendi yolumuzda birazcık daha ilerliyoruz. Eskiden olduğun kişi ile dönüştüğün kişi arasına yeterince mesafe girdiğinde yabancılaşıyorsun. Belki de büyümek budur. Belki büyümüşümdür.'
Yaratılan dünya mükemmel. Aşağıda siyah yerde açıkladım. Açıkçası bunun spoilera gireceğini düşünmüyorum ama yine de tedbirimi alayım. Hiç sevmeyenler olabilir. Yazar o kadar az dokunmuş ki, öyle üstten geçmiş ki bence bunu öğrenilmesi daha iyi olur. Hatta bence olayı daha iyi anlamlandırmanız için okumalısınız. Ben okumadan önce öğrenmiştim ve kesinlikle hikayenin ilerleyiş şeklini bozmuyor. Söylüyorum:
Bu kitabın gelecekte geçen bir epik fantezi olduğunu biliyor muydunuz?Kıyametin üzerinden 600 yıl geçmiş -kitapta 1000 güneş patlaması diye değiniyor- ve teknolojik her şey yok olmuş, kıtaların şekli değişmiş.
'En büyük yalanları kendimize saklarız. Kendimize tanrı rolü biçtiğimiz bir oyun oynuyoruz, seçimler yaptığımız, akışını kendimizin belirlediği. Vahşi hayvanlardan farkımız varmış gibi davranırız. İnsan hakimiyetinin yerleşikliğine inanırız, medeniyetin bir kisveden daha fazlası olduğuna, karanlık mekanlarda mantığın bize refakat edeceğine.'
Farklı bir şeyler arayanlar için son derece ideal bir kitap ancak ilk 100 sayfasının biraz sabır gerektirdiğini söylemeliyim. Ben okurken oralardan pek bir şey anlamadım. Ancak ilerledikçe neler olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Hikaye öyle kurgu dehası bir şey de değil, onu da söyleyeyim. Karanlık bir karakterin iç dünyasında kayboluyorsunuz. Büyü ve sihir oranı da oldukça iyiydi. Hatta farklı yaratıklar sunmuş yazar ki yazar bunu çok sevdim. Kitabın sonuna ayrı bir tebrik koydum. Hem böyle, deli gibi merakta bırakmayıp, hem de 'devamı çok fena olacak' dedirten muhteşem bir sondu.
Çeviriye de iki değineyim: bayıldım. Yazarın dili çok farklı ve bunu koruyan Kerem Sanatel'e sonsuz teşekkür ediyorum. Yazım hatasına falan da hiç rastlamadım. İçi dışı mükemmel bu kitabın anlayacağınız.
KAYNAKÇA:http://zamansandigi.blogspot.com.tr/2015/05/dikenlikler-bir-canavar-yaratt.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder